Ülkemizde seçimler yapılarak, milletimiz çok demokratik şekilde oy verme ve seçim hakkını tüm yurtta olaysız ve sakin bir şekilde kullanarak parlamenter sistemin gereklerini büyük bir olgunlukla yerine getirmiştir.
Bu seçim sonucunda, bazılarının beklentileri suya düştü, bazıları sevindi. Bazıları da umduklarını bulamadı. Seçimin en önemli sonuçlarından birisi de; seçimin milletvekili seçiminden çok bir “Başkanlık” seçimi şekline sokulmasıydı. dayatılmaya çalışılan ve mevcut Anayasa’ya ve parlamenter sistemin yapısına aykırı olan “Başkanlık” sistemine halkın büyük çoğunluğunun ( %60 ) “Hayır” demesiydi.
Seçimin önemli sonuçlarından birisi de artık partilerin uzlaşarak, birlikte ülkenin önünü açacak bir koalisyon hükümetinin kurulmasıydı. Sayın C. Başkanı’nın seçim sonuçlarının açıklanmasının ilk gününden itibaren, Milli İradenin tecellisinden memnuniyetsizliğini ifade ederek, yeniden seçim istemesi ve hükümeti kurma görevini geç vermesi nedeniyle sonucu baştan belli bir “orta oyunu” sergilendi. AKP ile CHP görüşmelere başladı. AKP ve CHP arasında derin görüş ayrılıkları bulunsa da, benim gibi bir çok kimse de her şeye rağmen ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar da dikkate alınarak bir hükümet kurulabileceği inancını az da olsa taşımaktaydı.
Fakat heyhat Sayın Başbakan Davutoğlu da Sayın C. Başkanı gibi oyalama taktiğinin ardından, koalisyon yerine 3 aylık seçim hükümeti önerdiği ortaya çıkınca bütün hayaller suya düştü. Şimdi bu orta oyunu AKP-MHP arasında yapılıyor. Ancak daha bu görüşme başlamadan önce Yüksek Seçim Kurulu seçim için gerekli olan kağıt ihalesini bile gerçekleştirerek, Slovenya’dan oy pusulaları için kağıt ithal ediyor. Türk seçmeni resmen aptal yerine konuyor, iradesi yok sayılıyor.
Kimse, ama hiç kimse şehit cenazeleri nedeniyle ocaklara düşen ateş üzerinden seçim hesapları yapmaya kalkmasın. Çünkü o ateş ki bu kirli elleri er geç yakacaktır…